İtici kişi ne demek ?

Kadir

New member
İtici Kişi: İçe Dönük Bir Hikâye

Merhaba arkadaşlar,

Bugün sizlere derin bir konu üzerine düşündüğüm bir hikâye paylaşmak istiyorum. Bazen, çevremizdeki insanları anlamakta zorlanırız, özellikle de onları “itici” olarak tanımladığımızda. Birçok kez duymuşuzdur, "O kişi tam bir itici!" ya da "Bana ne kadar itici geliyor!" diye. Ama gerçekten, bir kişinin itici olmasının ardında ne yatıyor? Hem çevremizdeki ilişkileri hem de kendi iç dünyamızı nasıl etkiliyor? Hadi gelin, bu konuya biraz daha derinlemesine bakalım, bir karakter üzerinden şekillendirerek...

Hikâye: Birbirini Anlamayan İki Dünya

Öykümüzün başkahramanı Efe ve Selin, farklı dünyalara sahip iki insandır. Efe, bir iş adamı, sıkı ve kararlı, her şeyin bir çözümü olduğu inancıyla yaşayan bir adam. Herhangi bir sorunu stratejik düşünerek ve mantıklı yollarla çözmeyi tercih eder. Kendini hiçbir şeyin önünde eğmeden yaşamış ve işlerindeki her zorluğu çözmek için adımlarını hep dikkatli atmıştır. "Herkes için bir çözüm vardır," derdi Efe. Çünkü her problem, çözüme ulaşması gereken bir durumdu.

Selin ise tamamen farklı bir kişiliğe sahiptir. İnsanların duygularını anlayabilen, onların içsel dünyalarını derinlemesine hisseden ve ilişkilerdeki karmaşıklıkları çözüme kavuşturma yerine, anlamaya çalışan bir kadındır. İş hayatı ve özel yaşamı arasında birçok kıvrımlı yol izlerken, Selin için insanlar her zaman birer öyküydü, her birinin hissettiği, yaşadığı ve paylaştığı duygular vardı. İnsanlar, onun gözünde çözümlenmesi gereken problemlerden çok, birer anlamlı ilişkiler ağıydı.

Efe ve Selin, tanıştıklarında her şey iyi başlamıştı. İkisi de bir proje üzerinde çalışıyorlardı, ancak zamanla aralarındaki farklılıklar kendini göstermeye başladı. Efe, projenin her adımında hızla ilerlemek ve her şeyin hemen çözülmesini istemekteydi. "Bir sorunu derinlemesine anlamak, sadece zaman kaybıdır," diyordu sürekli. Oysa Selin, her konuyu özenle tartışmak, duygusal yönleri ve ilişkileri de göz önünde bulundurmak istiyordu. "Bazen insanları anlamadan bir çözüm bulmak, daha büyük bir probleme yol açar," diyordu.

Efe, Selin’i bir süre dinledi, ama sonunda sabırsızlıkla bir çözüm önerdi: "Selin, duygusal yolla her şeyi çözmeye çalışıyorsun, ama bu iş dünyasında değil, sadece kitaplarda olur! İnsanlar duygularını geride bırakmalı, işlerini verimli hale getirmeli." Selin, bir an Efe'ye bakarak derin bir nefes aldı. "Efe, insanlar duygularıyla yaşar. İlişkiler, sadece mantıkla ilerlemez. Bazen insanları anlamak, onlarla empati kurmak gerekir," dedi.

Efe'nin Karşıt Perspektifi: Çözüm ve Strateji Arayışı

Efe, Selin’in söylediklerine pek katılmıyordu. Onun için her şeyin bir çözümü vardı ve her zorluk, bir stratejiyle aşılabilirdi. Kendi hayatında duygusal kararlar, çoğu zaman gecikmeye ve belirsizliğe yol açmıştı. Bu yüzden, her şeyin hızlı ve verimli bir şekilde ilerlemesi gerektiğini savunuyordu. İnsan ilişkilerinde de hep çözüm arayışındaydı. Onun gözünde "itici" olmak, bir sorunla karşılaştığında duygusal çözüm aramaktı. O, çözümün önceden belirlenmiş bir yol haritasında gizli olduğuna inanıyordu.

Bir gün, ikisinin de katıldığı büyük bir toplantı sırasında, işler beklenmedik şekilde zorlaştı. Selin, bir konuşma sırasında katılımcıların duygusal durumlarını gözlemleyerek onlara hitap etti, duygusal bir bağ kurmaya çalıştı. Efe ise, toplantıyı bir an önce sonuçlandırma amacında olup, zaman kaybı olarak gördüğü Selin’in yaklaşımına sert bir şekilde müdahale etti. Selin, "Bunu yaparak insanları dinliyoruz, anlamaya çalışıyoruz," dediğinde, Efe gözlerini fal taşı gibi açarak, "Bunlar sadece hikâyeler, Selin. Zaman kaybı!" diye cevap verdi.

Bu an, her ikisi için de önemli bir dönüm noktasıydı. Selin, Efe’nin çözüm arayışının ne kadar dar bir perspektife sahip olduğunu fark etti. Efe ise, Selin’in empati ve ilişki kurma yönteminin çok fazla zaman alıp, verimsiz olduğunu düşündü. Bu an, her ikisi için de bir çeşit "itici" olma noktasına dönüşmüştü. Efe, Selin’in empatik yaklaşımını itici buluyor, Selin ise Efe’nin sürekli çözüm arayışını soğuk ve insansız bir yaklaşım olarak görüyordu.

İtici Kişi: Bir Görüş, Bir Değer, Bir Seçim

Peki, "itici" kişi gerçekten kimdir? Belki de "itici" kişi, sadece bir görüşe sahip olmaktan öte, bir yaklaşım biçimidir. Efe ve Selin arasında geçen bu çatışma, aslında her ikisinin de başka bir bakış açısını anlamakta zorluk çekmesinden kaynaklanıyordu. İkisi de farklı bakış açılarını "itici" olarak nitelendiriyordu. Efe, Selin’in duygusal yaklaşımını ve zaman kaybını; Selin ise Efe’nin soğuk ve çözüm odaklı yaklaşımını anlamak yerine, dışlayan bir davranış olarak görüyordu.

Hikâyenin sonunda, ikisi de birbirinin bakış açısını daha derinlemesine anlamaya karar verdi. Belki de bu, hepimizin yaşadığı bir durumdur. Birini "itici" olarak nitelendirdiğimizde, bazen sadece farklı bir bakış açısını reddetmiş oluruz. Bu, çoğunlukla bir yanlış anlamadan kaynaklanır. Gerçekten de "itici" olmak, belki de sadece farklı bir çözüm önerisidir, farklı bir yol arayışıdır. Efe ve Selin’in hikayesi, aslında birçok insanın karşılaştığı bir çıkmazı yansıtır: Farklı bakış açılarına sahip insanlar, bazen birbirlerine itici gelebilir. Fakat, bu farklılıkları anlamak ve empati kurmak, her iki tarafın da gelişmesi için büyük bir adım olabilir.

Sizce "İtici" Olmak Ne Anlama Geliyor?

Arkadaşlar, sizce "itici" kişi kimdir? Birinin düşünce tarzını veya yaklaşımını anlamamak mı, yoksa gerçekten yanlış bir şey yapmak mı? Farklı bakış açılarını "itici" olarak değerlendirmek mi, yoksa anlamaya çalışmak mı daha önemli? Bu hikâye sizi nereye götürdü? Deneyimlerinizi ve yorumlarınızı duymak için sabırsızlanıyorum.